İnsan kemiği ile benzer bir madde olan kaplumbağa kabuğu, aynı ana mineral olan kalsiyum fosfattan oluşur. Dünyanın en ağırkanlı hayvanı olarak ta bilinen kaplumbağalar, yavaş hareketleri sebebiyle pek çok avcı hayvan için kolay bir av haline dönüşürler. Evrim süreci içerisinde bulunan en eski örnekler 40 milyon yıl öncesine dayandığı sanılan kaplumbağaların, yeni bulgularla aslında 260 milyon yıl öncesine kadar dayanmakta olan bir geçmişe sahip olduğu anlaşılmıştır.
Bu ilginç hayvanın kaplumbağa kabuğu olarak anılan bu ağır yükü neden sırtında taşımak zorunda kaldığı ve aynı zamanda neden bu şekilde evrimleştiği konusunda net bir bilgi bulunmamakla birlikte, bazı kaplumbağalarda bu kabuklar gereğinden daha yumuşak olarak oluşurlar. Bir tür bozukluk olarak görülen bu durum aynı zamanda kaplumbağaların türleriyle de alakalıdır.
Kaplumbağa neden Kabuğuna saklanır.
Hem denizde ve hem de karada yaşayan kaplumbağalar, pek çok avcı hayvan için oldukça kolay bir av olmakla birlikte, bir savunma mekanizması olarak, yıllar boyu evrimleşerek gelişmiş olan kabuklar, sertlikleri sebebiyle kaplumbağalar için benzersiz bir zırh haline dönüşürler. Doğal renklerden oluşan dış kabuklar, doğa içerisinde tam bir kamuflaj etkisi oluşturarak, kaplumbağanın fark edilmemesi veya zor fark edilmesi konusunda da yardımcı bir unsurdur.
Tehlikeyi algılamak konusunda üstün becerilere sahip olan kaplumbağalar, fark ettikleri her türlü risk ve tehlike anından kabuklarına çekilerek hareketsiz kalırlar. Bu durum pek çok avcı hayvanın dişleri için çok sert olan kabuğun, uzun uğraşlar sonucunda kırılamaması sayesinde, avcının başka hayvanlara yönelmesi sebebiyle kaplumbağa için, hayat kurtarıcı bir zırh haline gelmesine sebep olur.
